Amerikan Politico gazetesi, Geert Wilders’in partisinin Hollanda’da Parlamento seçimlerinde elde ettiği zaferin Avrupa Birliği’nin kâbusu olacağını yazdı.
Gazetenin haberine göre, Geert Wilders liderliğindeki aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (PVV) zaferi, Ukrayna ve Avrupa Birliği için büyük sıkıntılara yol açacak.
Haberde, “Geert Wilders AB’nin kâbusu. Seçimleri kazanan Hollandalı sağcı siyasetçi Nexit’i (Hollanda’nın AB’den çıkışı) destekliyor” dendi.
Haberde ayrıca, Wilders döneminde yeşil enerjiye geçişin ve Ukrayna’ya maddi yardım ve silah gönderilmesinin sadece tartışma konusu olmakla kalmayıp tamamen iptal edilebileceği de belirtildi.
Wilders, son haftalarda İslam karşıtı söylemini yumuşatmış olsa da şok seçim zaferinin ardından Avrupa şüpheciliğini yumuşatmak istediğine dair hiçbir işaret görülmüyor.
Gazeteye göre, Lahey’de Wilders liderliğindeki bir hükümetin Brüksel için bir kâbus olacağına dair her türlü gösterge var.
Wilders’in AB zirve masasına oturması, halihazırda görevde olan diğer aşırı sağcı ve milliyetçi liderlerle birlikte dinamiği değiştirecektir. Birdenbire, iklim eyleminden AB reformuna ve Ukrayna’ya silah yardımına kadar çeşitli politikalar tartışmaya açılacak ve hatta tersine çevrilebilecektir.
Sandık çıkış anketlerinin açıklanmasından bu yana, son 10 yıldır merkez sağcılar tarafından dışarıda tutulmasına rağmen, merkez sağın potansiyel ortakları, seçimin açık ara galibi olan Wilders ile koalisyon kurmaya göz kırpmadan edemiyor.
60 yaşındaki deneyimli siyasetçi, bu kez iktidarı tek başına ele geçirme konusunda son derece ciddî görünüyor.
Mark Rutte’nin yerine VVD lideri olan Dilan Yeşilgöz’ün kampanyanın başlarında Wilders ile koalisyon görüşmelerine girebileceğini belirtmesinden bu yana aşırı sağcı lider daha makul görünmek için çok çalıştı.
Ancak seçimlerden kan kaybederek ve koltuk kaybına uğrayarak çıkan ve üçüncü sıraya yerleşen Türk-Hollandalı Dilan Yeşilgöz-Zegerius, X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Seçmenler, kaybedilen 10 sandalye ile VVD’ye net bir mesaj verdi. Ortak yönetim açık bir seçenek değil. Ancak sorumluluktan kaçmıyoruz. İyi tedbirler alan merkez sağ bir kabineyi kolaylaştırıcı ve yapıcı bir şekilde destekleyeceğiz. VVD’nin bunu yapabileceği yer de artık Meclis’tir” dedi.
Bu söylem, Yeşilgöz’ün koalisyona doğrudan katılım değil, katkısının dışarıdan destek olacağı yorumların ayol açtı.
Wilders, özellikle camilerin yasaklanması gibi İslam konusundaki en sert tutumlarından bazılarını düzeltilmesi gereken daha büyük öncelikler olduğunu söyleyerek yumuşatmaya uğraşıyor.
Wilders, seçim gecesi sonuçların belli olmasından sonra daha açık konuştu: “Partilerin anayasaya aykırı tedbirler isteyen bir parti ile hükümette yer almak istemediklerini çok iyi anlıyorum. Camiler, Kuran ve İslami okullar hakkında konuşmayacağız.”
Wilders, iktidar karşılığında AB referandumu talebinden vazgeçmeye razı olsa bile zaferi AB kurumlarında yine de bir ürperti yaratacaktır.
Göç, Hollanda seçimlerinde baskın bir konu oldu. AB’li siyasetçiler için göç, acil bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Göçmen sayısı artmaya devam ettikçe, Avrupa’nın pek çok ülkesinde aşırı sağcı partilere destek de artıyor.
Geçen yıl İtalya’da Giorgia Meloni İtalya’da iktidar oldu. Fransa’da Marine Le Pen’in Ulusal Birlik partisi anketlerde ikinci sırada yer alarak güçlü bir konumda olmaya devam ediyor. Almanya’da da “Almanya için Alternatif Partisi” son aylarda ikinci sıraya yükseldi.
Sol için Hollanda’daki parlak nokta, İşçi Partisi ve Yeşiller arasında iyi organize edilmiş bir ittifakın güçlü bir şekilde ortaya çıkmasıydı. Avrupa Birliği Komisyonunun eski başkan yardımcısı Frans Timmermans desteği arkasına aldı, ancak bu ortak aday bile Wilders’in oylarını geçmeye yaklaşamadı.
Kaynak: Ajans Bizim
