SES Sendikası, sosyal politakaların yerine sadaka kültürünün yaratılarak sosyal yardımların iktidar tarafından bir örgütlenme ve toplumu baskılama aracı olarak kullanıldığını belirtti.
SES Sendikası, bütün bunlar birlikte sosyal adaleti sağlamadığı gibi refahın yeniden dağıtımında da dezavantajlı olanları daha da güçsüz bıraktığını dile getirerek bir açıklama yayınladı.
SES Sendikası tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı,
“Sosyal hizmetlerin geçirdiği olumsuz dönüşüm sosyal hizmet emekçileri olan bizlerin de çalışma koşul ve biçimlerini ASDEP Sözleşmeli, sözleşmeli, ek ders karşılığı çalışma gibi kadrosuz güvencesiz çalışma biçimlerine dönüştürmüştür. Çalışma koşullarının her geçen gün daha da kötüleştiği, personel yetersizliğine bağlı iş yoğunluğunun arttığı, çalışma sürelerinin uzadığı, mesleki standartlara uygunluğun ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir dönemdeyiz. Buna karşın ücretlerin giderek eridiği ve alım gücümüzün azaldığı, gerek yönetim mekanizmalarından gerekse hizmet verdiğimiz kişiler tarafından şiddetin arttığı bir süreç yaşayan biz sosyal hizmet emekçilerinin sorunları son ekonomik kriz ile birlikte daha da belirgin hale gelmiştir”
“Bu çalışma biçimlerinden kaynaklı olarak sosyal hizmetler alanında mobbing, bürokratik ve siyasal baskılar dozunu artırarak devam etmiştir. Pandemi döneminde bile koruyucu ekipman talep eden sosyal hizmet emekçileri terörist olarak damgalanmış ve sürgün edilmişlerdir. AKP’nin il ve ilçe başkanlıklarının özellikle taşrada kurumun iş ve işlemlerine müdahalesi sonucu torpil ve kayırmacılık kurumlarımızın en küçük birimlerine kadar sirayet etmiştir. Bu kayırmacılık ve hukuksuzluğa karşı tepki koyan Dersim şube/yönetici ve üyelerimiz sürgün edilmişlerdir. Mahkemeyi kazanıp geri dönen üyelerimiz bu seferde ihtiyaç olmayan ilçelerde yeni birimler açılarak oralara görevlendirme adı altında sürgüne devam edilmiştir. Yine atama ve nakillerde mülakat adı altında yapılan haksız atamalar ile mücadele etmeye devam ediyoruz. Her gün yeni bir hukuksuzluk ve haksızlığın önüne geçilmesi için mücadeleye devam ediyoruz”
Kesintisiz sosyal hizmeti sürdüren arkadaşlarımızın, ulaşım (servis), beslenme ve barınma ihtiyaçları, ek ödeme, saha tazminatı gibi haklarının ödenmesi sürekli sorun olmaktadır. İşyerlerimizde olağan işleyişindeki çalışma ortamımıza yönelik sorunlarımızın giderilmemesi yok sayılması, pandemi, deprem gibi olağanüstü durumlarda temel fizyolojik ihtiyaçlarımızın bile karşılanamaması bize sosyal devletin ve sosyal hizmetin evrensel ilkelerden uzaklaşarak siyasi rant malzemesi olarak kullanılmasının ağır sonuçlarını gösterdi. Sosyal hizmetler alanında çalışan emekçiler olarak yoksulluğun, yoksunluğun ve dezavantajlı olmanın bir insan için ne demek olduğunu ve bunun nasıl önleneceğini de en iyi bilenleriz. Bu nedenle temel mücadelemiz yoksullaşmamak, yoksullaştırmamak ve insanca yaşayabilecek koşulların yaratılmasıdır. Hem kendimiz hem de halkımızın sosyal hizmet hakkı için biz sosyal hizmet emekçileri, Toplu İş Sözleşmesine giderken yaşadığımız bu sorunların giderilmesi için birbirimizi ötelemeden, sendika ayrımına gitmeden haklı ve meşru taleplerimizi TİS masasına götürene kadar birlikte örgütlenmek birlikte mücadele etmek aşağıda yer alan talepleri masaya birlikte götürmek zorundayız.